Yapay zeka ve makine öğrenmesi alanında, veri etiketleme büyük bir zorluktur. Gözetimli öğrenme yöntemleri, genellikle doğru sonuçlar verebilmek için büyük ve etiketlenmiş veri setlerine ihtiyaç duyar. Ancak bu veri setlerinin oluşturulması zaman alıcı ve maliyetli olabilir. Self-supervised learning (kendinden gözetimli öğrenme), bu sorunu çözmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. Bu yöntem, etiketlenmemiş verilerden faydalanarak modellerin öğrenmesini sağlar ve veri etiketleme ihtiyacını büyük ölçüde azaltır.
Bu yazıda, self-supervised learning'in ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve hangi avantajları sunduğunu ele alacağız.
Self-supervised learning, bir modelin veri içindeki doğal ilişkilerden öğrenmesini sağlayan bir makine öğrenimi tekniğidir. Bu öğrenme yöntemi, verideki bazı kısımları gizleyip modelin bu gizli bilgiyi tahmin etmesi prensibine dayanır. Böylece model, verinin içindeki yapıları öğrenir ve daha sonra bu bilgileri yeni görevlerde kullanabilir.
Örneğin, bir dil modeli üzerinde self-supervised learning uygulandığında, metinlerin belirli kısımları gizlenir ve modelin bu boşlukları doldurması istenir. Bu süreçte model, dilin yapısını ve sözcükler arasındaki ilişkileri öğrenir. Benzer şekilde, görüntü işleme alanında, bir görüntünün bir kısmı gizlenerek modelin bu kısmı tahmin etmesi sağlanabilir.
Self-supervised learning, temel olarak veri içindeki doğal yapıları ve ilişkileri keşfetmek üzerine kuruludur. Bu yöntemde kullanılan genel adımlar şunlardır:
Self-supervised learning, makine öğrenmesi projelerinde birçok avantaj sunar:
Self-supervised learning, gözetimli ve gözetimsiz öğrenme arasında bir köprü görevi görür. Gözetimli öğrenme, etiketlenmiş verilerle yapılan öğrenme sürecidir. Örneğin, bir modelin resimlerdeki köpekleri tanıması için "köpek" etiketiyle eğitilmesi gereklidir. Ancak etiketlenmiş veri elde etmek zor ve maliyetlidir.
Gözetimsiz öğrenme ise etiketlenmemiş verilerle yapılan öğrenme yöntemidir. Bu yöntemde, model verideki yapıları keşfetmeye çalışır, ancak belirli bir hedef veya etiket yoktur. Self-supervised learning ise etiketlenmemiş veri kullanır ancak verideki gizli yapıları keşfederek, etiketleme sürecine olan ihtiyacı azaltır.
Bu bağlamda, self-supervised learning, hem gözetimli hem de gözetimsiz öğrenmenin avantajlarını birleştirir. Verideki doğal yapıları öğrenerek, daha az etiketli veriyle daha iyi sonuçlar elde edilmesini sağlar.
Self-supervised learning, çeşitli alanlarda kullanılır ve özellikle büyük veri setlerinin bulunduğu durumlarda oldukça etkilidir. İşte bu yöntemin yaygın kullanıldığı bazı alanlar:
Self-supervised learning, yapay zeka ve makine öğrenimi alanında büyük bir potansiyele sahip. Özellikle büyük veri setlerinin etiketlenmesi zorluğunun üstesinden gelmesiyle, bu yöntem gelecekte daha da yaygınlaşacaktır. Ayrıca, few-shot learning ve zero-shot learning gibi yöntemlerle birleştirilerek, daha az veriyle daha etkili sonuçlar elde etmek mümkün olabilir.
Bu yöntem, dil modellerinde, görüntü işleme projelerinde ve diğer yapay zeka uygulamalarında performansı artırmak için güçlü bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte, self-supervised learning'in uygulama alanlarının daha da genişlemesi bekleniyor.
Self-supervised learning, etiketlenmemiş verilerle öğrenme imkanı sunarak, yapay zeka projelerinde büyük bir avantaj sağlar. Özellikle büyük veri setleriyle çalışırken, etiketleme ihtiyacını ortadan kaldırarak hem zaman hem de maliyet tasarrufu sağlar. Bu yöntem, veri odaklı projelerde daha verimli ve etkili sonuçlar elde etmek isteyenler için önemli bir araçtır.
Komtaş Bilgi Yönetimi, self-supervised learning gibi ileri düzey yapay zeka teknikleri ile projelerinizde size destek olabilir. Etiketlenmemiş verilerle daha etkili sonuçlar elde etmek için uzman ekibimizle iletişime geçin ve projelerinizdeki potansiyeli maksimuma çıkarın.
Özellikle makine öğrenmesi ve doğal dil işleme (NLP) projelerinde, veriler genellikle sayısal vektörler olarak temsil ediliyor. Bu noktada, geleneksel veritabanları, vektör tabanlı verileri yönetmede yetersiz kalabiliyor. İşte tam bu noktada Vector Database (Vector DB) devreye giriyor.
Customer Data Platform (CDP) is a type of bundled software that creates a consistent and unified database that can access other systems.
Predictive maintenance is a method used to predict and prevent possible malfunctions in equipment. Using technologies such as sensors, artificial intelligence and machine learning, it constantly monitors the state of the machine and can pre-determine any problems.
We work with leading companies in the field of Turkey by developing more than 200 successful projects with more than 120 leading companies in the sector.
Take your place among our successful business partners.
Fill out the form so that our solution consultants can reach you as quickly as possible.